20 Eylül 2007 Perşembe

RAMAZANA'A DAİR

Kimseye etmem şikayet, ağlarım ben halime
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime
Perde-i zulmet çekilmiş, korkarım ikbalime
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime

RAMAZANA'A DAİR


dostluk.......
dostluk ki mecalinin kalmadığı son noktada sana derman olur....
dostluk ki arkadaşın kalmadığı anda sana sırdaş olur....
dostluk ki en ıssız çöllerde kalan bi çare düşmüş gönüllere yoldaş olur....
dostluk ki yolunu kaybetmiş seyyahlara kılavuz olur....
dostluk ki karanlık gönüllere bir nur olur.....
dostluk ki ummadığın anda,ummadığın zaman ve mekanda,
yalnızlığın iliklerimize kadar işlediği bu zor hayat tünelinde;
gören gözün ,işiten kulağın,tutan elin,
yürüyen ayağın,
kalbdeki ab_ı hayat kaynağın olur.....
sen o olursun,
o da sen ....

16 Eylül 2007 Pazar

RAMAZANA'A DAİR


Hayatın zikzaklarındaki manâyı düşünmeden yaşayan nâdanların, hikmetin tefekkür üzerinde açmış bir çiçek olduğunu anlamalarına imkân var mı?
Allah gönlümüzü hikmete âşık, ruhumuzu tefekküre hahişkâr eylesin. Amin

RAMAZANA'A DAİR


Gönlümde Açan Çiçeklerim
Baharda ömrüm, ilk baharda gönlüm.. Gönlüm gibi ömrüm de hep bahar olsa..
Gönlüm de açan çiçekleri kokladıkça.. ömrüm hep baharda..
Sularım gönül bahçemi, ben kokladıkça sevgileri ömrüme yayılır çiçeklerimin..
Güzel çiçeklerimdir, gözlerimi güzel yapan, her zerreyi güzel görmeme vesile olan..
Yine başbaşayız, gönül muabbetindeyiz..;
Çiçeklerimin mis kokusuyla hasbihal ederken, sustum birden..........
Sessizliği çiçeklerimin ahengi bozana dek.. sustum!
Sordu çiçeklerim: "bu yüzündeki endişeli hal nedir? gönlünde açmamız mutlu etmez mi seni, üzüntün niyedir?""
Burukluğum sevgimin büyüklüğündendir ey çiçeklerim!
sevgimin büyüklüğü, sizi kaybetme korkusunu da beraberinde salar gönlüme, arada dalıp gitmelerim ondandır... bahar biterde kış gelirse, bir gün gönlümde açmak istemezseniz eğer? diye düşünür üzülürüm.."
Birden daha çok parladı yaprakları, hayranlığım kat ve kat arttı..
Beni neşeye salan kokuları kulağıma fısıldadı birden.. "biz bahar çiçekleri değiliz, kış gelince bırakıpta gitmeyiz!
Ayrılığı istemezsen eğer ebedi seninle beraberiz"Yüzümde açan tebessümler hamdettme vaktidir dedi..
gönlümdeki çiçekleri açtırana kainattaki çiçekler adedince hamdüsenalar olsun...
İyiki varsınız ey gönlümün çiçekleri..
Siz olmasaydınız! hayatım nasıl anlamlı olurdu?Siz olmasaydınız!
neden yaşadığımın nasıl farkına varırdım?
Siz olmasaydınız! gördüklerimin güzelliğini nasıl anlardım?
İyiki varsınız ey gönlümün çiçekleri...
Sahi siz her gönülde açarmısınız?
Çiçeksiz gönül varmıdır şu yeryüzünde?
Birden sessizlik....
bu kez çiçeklerim susmuştu, sessizliği bozmak bana düştü, tekrar soru sorarak..!
Kim sizi gönlüne kabul etmez ki?
Siz açmazsanız eğer o gönül nasıl yaşadığını anlar ki?
Yeryüzündeki çiçekler, sayenizde böylesine güzeller!
Siz güzelliği vereni hatırlatmazsanız, nasıl her güzellikte suphanallah deriz?
Rabbimizi tesbih edip yaratanın güzelliği

RAMAZANA'A DAİR


Minareler süngü,
kubbeler miğfer
Camiler kışlamız,
mü'minler asker
Bu ilahi ordu dinimi bekler
Allahu Ekber, Allahu Ekber

RAMAZANA'A DAİR

Yitip gidiyoruz işte.—
Sus, suus, yitmiyoruz!
Yeşil bir yamaçtı gün, ağarırdı…
Gör ki yıldızlar bir bir akıp gidiyoruz.
—Gördüğüm düğün mü, hüzün mü?
—Şeb-i arus!
Yas yok, dualar âvâz; eller, avuçlar pervâz.
‘İnnâ ileyhi raciun.’
Nazdır biraz hâlimiz, biraz niyaz.

RAMAZANA'A DAİR


“De ki: Rabbimin sözlerini yazmak için deniz mürekkep olsa, Rabbimin sözleri tükenmeden önce deniz tükenir. Yardım için bir o kadarını daha getirsek yine yetmez-.” ( 18/109 )

15 Eylül 2007 Cumartesi

Seyahatname



















Tut elimden kaldır beni
Aşkın ile yandır beni
Haber gönder aldır beni
Derde derman ey sultanım
Yol yürürüm yollar çamur
Ha dolu yağmış ha yağmur
Sana varmak bana onur
Derde ferman ey sultanım
Sultanım sultanım sultanım sultanım
Yollarımı sana getir
Her sonucu sende bitir
Yiteceksem sende yitir
Derde derman ey sultanım
Sultanım sultanım sultanım
Derde derman ey sultanım
Aşkın ile kıl derbeder
Gönül bu derde sabreder
Aşktan gelen aşka gider
Derde derman ey sultanım
Yola düştüm yarda kaldım
Güle düştüm harda kaldım
Dile düştüm yarda kaldım
Dile ferman ey sultanım
Sultanım sultanım sultanım sultanım
Yollarımı sana getir
Her sonucu sende bitir
Yiteceksem sende yitir
Derde derman ey sultanım
Sultanım sultanım sultanım
Derde derman ey sultanım
Mustafa Demirci

13 Eylül 2007 Perşembe

ŞİİR VE RESİM BULUŞMASI


Geldi geçti ömrüm benim
Şol yel esip geçmiş gibi
Hele bana şöyle gelir
Şol göz yumup açmış gibi
İşbu söze Hak tanıktır
Bu can gövdeye konuktur
Bir gün ola çıka gide
Kafesten kuş uçmuş gibi
Miskin adem-oğlanını
Benzetmişler ekinciğe
Kimi biter kimi yiter
Yere tohum saçmış gibi.
Bu dünyada bir nesneye
Yanar içim göynür gibi
Yiğit iken ölenlere
Gök ekini biçmiş gibi.
Bir hastaya vardın ise
Bir içim su verdin ise
Yarın anda karşı gele
Hak şarabın içmiş gibi.
Bir miskini gördün ise
Bir eskice verdin ise
Yarın anda sana gele
Hulle donun biçmiş gibi.
Yunus Emre bu dünyada
İki kişi kalır derler
Meğer Hızır, İlyas ola
Ãb-ı hayat içmiş gibi
Yunus Emre

HAYATIN İÇİNDEN

Ramazan güzeldir.

Dindar olmasan da güzeldir Ramazan.

Iskalanmaması,
tadına varılması gereken çok özel bir dönemdir.


Ramazan;

sıcak pide kuyruğundaki sabırsız bekleyiştir.

Posta kutunda davulcuların fotoğraflı ilan savaşları;
elinde tokmak, kapına dayanmış bıyıklıdır.

Eski günlerdir;
anneannendir, dedendir,
oradan oraya koşturan aç annendir.

Gün doğumuna yakın; uykulu gözlerle içtiğin çay,
televizyondaki Türk filmi, radyodaki türküler ve
oyun havalarıdır.

Gün batımına yakın; mutfaktan gelen mis gibi kokular,
tertemiz masanın üzerindeki zeytin tabağı, beklediğin ezandır.

Alış veriş sonrası verilmiş imsakiye,
abur cubura uzun aradır.

Minarelerdeki renkli floresanlar,
akşam sokakta atılan volta,
ciğerin en derinine çekilmiş dumandır.

Yetişilememiş bir iftar, uyanılamamış bir sahur,
erken kopartılmış bir lokma ekmektir kimi zaman.

Bir ortaklık duygusudur Ramazan.

Yalnız, yapayalnız olmadığının duygusudur.
Hep birlikteliktir.

Acıya, sıkıntıya beraber katlanma,
ödülünü de beraber paylaşmadır.

Çevrende onca gönülle aç kalmış insan varken,
“sizinleyim – ben de yemiyorum !” dur.

Arkasından gelen bayram,
öpülen eller, açılmış kollar,


belki bir daha asla olamayacak sımsıkı kucaklaşmalardır.



“İyi dilekler”dir Ramazan.


Yüzyıllardır süregelen bir paylaşma dönemini ıskalamayın.


Dindar olmasan da,

tek dua bilmesen de,

çok güzeldir Ramazan.


Tadına varın...


düş hekimi yalçın ergir http://www.ergir.com

Seyahatname


İSLAM’DA KADIN: Annedir, eştir, hanım efendidir, kız kardeştir, abladır, teyzedir, haladır, bütün Müslüman hanımlar dinde bize kardeştir, ilk müslümandır, her halükarda hürmete saygıya layıktır. Ayeti kerimede “Allah’a ibadet ediniz ona şirk koşmayınız ve anne babanıza iyilikte bulununuz.” Buyrulmaktadır.
Kur’an-ı kerimin 114 suresinden birisi NİSA (KADIN) suresidir. Erkek için böyle müstakil bir sure yoktur.
Bu surede daha çok kadından, cemiyet içinde kadınların hukuki ve içtimai yer ve değerlerinden bahsedildiği için adına “NİSA” denmiştir.
Hicretten sonraki yenilikler ve hadiseler bir takım hakiki hükümleri zaruri kıldığı için NİSA suresinde aileden, kadın ve kadın haklarından, müşriklerin ve ehli kitabın sapık inanışlarından, savaş sebebi ile babalarını kaybeden yetimler ile dulların hukukundan, miras hükümlerinden bahsedilmiştir.
(Ayrıca kadınların eğitimi evlenmesi-boşanması, mülk edinmesi mirası, çalışması, şahitliği ile ilgili haklara kavuşturulmuştur.)
Peygamberimiz “Rabbımdan hayırlı bir evlat istedim bana Fatıma’yı verdi.” Ve yine “kadın beş vakit namazını kılar, ramazan orucunu tutar, iffetini korur ve beyinede itaat ederse ona, cennetin hangi kapısından istersen oradan Cennet’e gir” denir.
1400 küsür yıl önce orta çağ karanlık içinde yüzerken Peygamberimiz kadınların haklarını garanti altına almış ömrünün son günlerini yaşadığı sıralarda VEDA HUTBESİNDE şu sözleri söylemiştir.
Ey nas! Kadınların hakların riayet ediniz. Onlara şefkatle, sevgiyle muamele ediniz. Onlar hakkında Allah’tan korkunuz! Kadınlar size Allah’ın emanetidir. Onları, Allah adına söz vererek aldınız onlar, emri ilahi ile size helal olmuştur sizin kadınlar üzerinde haklarınız olduğu gibi kadınların da sizin üzerinizde hakları vardır.
Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız kadınların, aile şerefini, sizin hoşlanmadığınız hiç kimseye çiğnetmemesidir. Kadınların da sizin üzerinizde hakları: onların her türlü yemek, giymek ve barınmak gibi işlerini sağlamanızdır. Onlar, sizin haklarınıza riayet etmeli sizde onlara nezaketle muamele yapmalısınız. Bir kadının kocasının izni olmadan onun malından hiçbir şeyi başkasına vermesi helal olmaz” buyurmuştur.
Belki yüzlerce makalelerle bitirilemeyecek derecede haklar ve hukuklar kadına verilmiştir. Bütün mümine kardeşlerime Cenab-ı Hak’tan iki dünya saadeti dilerim. Saygılarımla.

5 Eylül 2007 Çarşamba

ŞİİR VE RESİM BULUŞMASI


ŞAİRLER AĞLAMAZ
Farzet ki bu aşkı yaşamadık seninle
Farzet ki hiçbir geceyi paylaşmadık ikimiz
Farzet ki saçlarını bile hiç okşamadım
Hadi git gözlerime baka baka git
Hadi git hayatımdan çıka çıka git
Hadi git yüreğimi yaka yaka git
Şairler ağlamaz gülüm, şairler ağlamaz
Farzet ki unutulmuş bir şairim köşe başında
Farzet ki hiçbir şiirimi sana yazmadım
Farzet ki hiçbir şarkımda adını bile anmadım
Hadi git sevdiğimi bile bile git
Hadi git bir kaleme sile sile git
Hadi git hiç üzülme güle güle git
Şairler ağlamaz gülüm, şairler ağlamaz
Farzet ki bir kum tanesiyim sahilde
Farzet ki bir çakıl taşıyım yol kenarında
Farzet ki boş bir kibrit kutusuyum ellerinde
Hadi git üzerime basa basa git
Hadi git umutları asa asa git
Hadi git hiç konuşma susa susa git
Şairler ağlamaz gülüm, şairler ağlamaz
Farzet ki yokum artıkFarzet ki öldüm
Farzet ki isimsiz bir mezarım dağ başında
Hadi git saçlarından bir tel bırakmadan git
Hadi git avucumda bir el bırakmadan git
Hadi git baş ucumda bir gül bırakmadan git
Şairler ağlamaz gülüm, şairler ağlamaz.
ASİ

Seyahatname



YÜREK YANGINI
Ufuklar al kızıllıĝa bürünür
Ayrılık türküsüçaldıĝı zaman
Ay ışıĝı karanlıĝa bürünür
Bilinmez nelere gebedir zaman.
Hüma kuşları yükseklerde uçar
Bulutların yandıĝı saatlerde
Baharın çiĝdem çiçekleri açar
Karanfil rengindeki hasretlerde.
Bir titrek ses sevda coĝrafyasında
Sularım çaĝlamaz kurulmuş bentler
Son askerim şehir haritasında
Bitmeyen nöbetimdir sensizlikler.
Sevgi eteklerimde ilk özlemdir
Denizleri tutuşturan gözlerin Dönüşü olmayan yollar
hüzündür öz yaĝmurdan bir şuledir sözlerin.
Yaĝmur buĝusu siyah saçlarında
Aşılması zor bir gönül daĝım var
Kaybolduĝum esrik bakışlarında
Sönmek bilmeyen yürek yangınım var.

Seyahatname


Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Birşey Var
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği
İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya
Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin

İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına
İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına
Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın
Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe,bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana
Ataol Behramoğlu

Seyahatname





Yüreğim

Yüreğim Islaktır benim

Kuytularda ağlamaktan

Ve hafif uçuktur rengi

Kurusun Diye kaç kez

Güneşe asılmaktan...

Sunay Akın

Seyahatname



Kağıt Gemi
Deniz kıyısında bir martıyla konuşurken görüyormuş
dostlarım beni sürekli
bir kaptanım çünkü kağıt gemilerden emekli
Kılları uzadıkça ellerimin unuttum kağıtlardan nasıl gemi yapıldığını ki yaşlılığa uzanan birer iskeledir parmaklarım çözüldü uçlarından nice kağıt geminin palamarı Çocukluğumun tahta atını bozarak yaptığım iskeleye küçük bir kağıt gemi yanaşır mı dersiniz kazısam ellerimdeki bütün kılları ! ...

Sunay Akın

4 Eylül 2007 Salı

ŞİİR VE RESİM BULUŞMASI


BÜLBÜLÜN AĞITI

Umutları üstüne düşer kanaryaların
Albenisi yansır rengarenk tüylerine
İçli ağıtların gökdelenleridir ötüşleri
Sayılıdır her ötüş tesbih tanesi gibi
Bir gül bahçesindedir sanki
Kim bilir belki de akasya ağaçlarında

Haydi yeni bir mekana taşınalım
Tut elimdeki incirlerimden
Nar çiçeklerine yasla göğsünü
Eli deymemiş nazenin çiçeklerine
Yeni bir türkü bestelensin
Dinlensin bütün ülkelerde
Ya akasya ağacında
ya da incir dalında

Gel artık umutlarıma şiirler söyle
Yıldızlardan seçtiğin kelimelerden
Arındır bütün karanlıklardan beni
Karanfil kokularımı süsle
Uğur böceğimi uçur gökyüzüne
Recep Garip

ŞİİR VE RESİM BULUŞMASI


"Anılar defterinde gül yaprağı
Gibi unutuldum kurudum
Başıma düşmüş sevda ağı
Bir başıma tenhalarda kahroldum.
Sen kim bilir
Rüzgârlı eteklerinle
Kim bilir hangi iklimdesin
Ben sensiz bu sessizlikle
Deliler gibiyim
Sensiz bu sessizlikle.
Ayrılıkla başım belada
Gözlerini çevir gözlerime
Yoksa ben
Sensiz bu sessizlikle
Deli gibiyim
Sensiz bu sessizlikle"

Cahit Zarifoğlu

Seyahatname


"Ey insanlar! Sizi ve sizden evvelkileri yaratan Rabbinize ibadet ediniz ki, takva mertebesine vâsıl olasınız. Ve yine Rabbinize ibadet ediniz ki; Arz'ı size döşek, semayı binanıza dam yapmış ve semadan suları indirmiş ki, sizlere rızık olmak üzere yerden meyve ve sâir gıdaları çıkartsın. Öyle ise, Allah'a misil ve şerik yapmayınız. Bilirsiniz ki, Allah'tan başka mabud ve hâlıkınız yoktur. "(Bakara.21-22)

ŞİİR VE RESİM BULUŞMASI

GÜNEŞİMİ KAYBETTİM

Ben benden geçtim ama

bir senden vazgeçemem

dokunulmazımsın benim

yüreğime hükmedemem

güneşimi kaybettim

gözlerini görmem gerek

yaşamaya dönmem için hasretini silmem gerek

3 Eylül 2007 Pazartesi

Seyahatname


Dost ile kavuşmanın resmi

ŞİİR VE RESİM BULUŞMASI


Ey âlemin yaratıcısı!
Kasvetli, kararmış, katılaşmış
âdetâ taş gibi olmuş olan kalbimizi mum gibi yumuşat, feryâdımızı, âh u vâhımızı, hoş eyle ki rahmetini celbetsin, çeksin.
Bizi köle gibi kullanan bu serkeş nefisten bizi satın al.
O nefis bıçağı kemiğe dayandı (zulmü canımıza yetti).
Yâ Rabbî! Sana ne arz edeyim.
Çünkü
sen gizli ve açık her şeyi bilirsin."

2 Eylül 2007 Pazar

ŞİİR VE RESİM BULUŞMASI


Hayal, bir pencere, umut, bir ışık
Dünyam bir karanlık kutu gibidir
Sorma, kimin nesi bu deli aşık
Bir bakışın bile muştu gibidir.
Rüzgârı anlayan bilir öteyi Can kuşum, yüzünü kalbime çevir
Delinsin gecenin, kanlı eteği
Bu bir korku devri, hüzünlü devir..
(Nurullah Genç'ten alıntı)

ŞİİR VE RESİM BULUŞMASI

ÖMRÜMÜZÜN SON DEMİ
Ömrümüzün son demi son baharıdır artık
Maziye bir bakıver neler neler bıraktık
Küserek ayrılırsak olur inan ki yazık
Maziye bir bakıver neler neler bıraktık

Seyahatname


İKİNDİ HÜZNÜ
Asrın kitabını okumuşsan eğer
Avuçlarına düşen kar taneleridir öyleyse
Nice yakamozları bağ ve bahçeleri bırakıp gelmişsen
İkindi hüznü konmuştur yüreğine
Özgürlük şarkıları geliyorsa kulaklarına
Süleymaniye’den sevinçli bir ezan dinliyorsan eğer
Taçlandırılmış palmiyeler gibiyse yüzün
Öyleyse rüzgar gülü gibi yüreğime kon
ışıldayıp duran yağmur tanelerini
Saçlarına serpilen nergislerini bana bırak
Ey cilvelerine yenik düştüğüm hayat
Kırk haramilerini geri çek yarasalarını tut
Sebepsiz değildir elbet yere düşen yaprak
Sen yüreğimde kal bana da hüznü bırak
Haydi yürüyelim şimdi yollarda
Yollarsa eğri büğrüdür ince uzun
Alır götürür insanı kaybolan nice yıllara.
RECEP GARİP

Seyahatname




Birazdan gün batacak

deniz kızları oynayacak ay şarkısıyla

sırılsıklam olsamda yanacak içimdeki ateş

bir yangın yeri gibiyse yüreğin

ay tepside sana sunulacak

sonra denize düşecek ay

sen tutunacaksın,yüreğin tutunacak

bir bebek gibi sallayacak deniz

uyuyup uyanacaksın

ense kökünden tutan el seni bırakmayacak

bir deniz kızı gibi balıklar oynayacak

sen yıldızları toplayacaksın

ey güle düşen deniz

ey tutanaklara geçirilen zaman

bir sessiz gemiyse aklın

dikkat et bebek demleniyor

KALBİN......