13 Temmuz 2011 Çarşamba

En büyük sermayem sevgim derdim


Sermayeyi kediye yükleyip

Sevgimi bir kediye verdim,

Kedi kör, kedi nankör diyorlar

Ne kadar yanlış biliyorlar

Kedi değildi nankör

kediyi bilmeyenler kör

Kedi silerken gözyaşlarımı

Aratmadı ne kardeş ne de arkadaşlarımı

Kedi kadar olamadı sevdiklerim

Kedi gibi silemediler yaşlarımı

Gece nöbetlerimi paylaşırken kedi

Sevdiklerim aman sende dedi

Minik kedi ise sevgiyle bakıp beni bekledi

İnanın hiç nankörlük etmedi

beyaz ev:))

Gözlerimin önünde hep aynı beyaz ev.


Her dağ yamacına kurduğum,

Beliren her su kenarında,

Pembe damlı, yeşil pancurlu, balkonlu,

Balkonuna tırmanan sarmaşık.

Gece, pencerelerinden sızacak ışık,

Kışın tütecek bacası.



Kapıyı ittiğinde çalacak bir çıngırak.

-Duyuyorum o sesi şimdiden, berrak-

Geçeceğim yol, çıkacağım üç basamak,

Ellerinden sıyırıp atacağım eldiven,

Her halin, gülüşün, kokun, bütün ruhunla sen!

Ah, bütün bir ömür bırakmayacağım el,

Okşayacağım saç, dinleyeceğim ses,

Bakmakla doymayacağım yüz...

Açık pancurlardan o gün dolacak gündüz,

O günkü hava,

Bir kapıyı açman, dolaşman sofada.

Şaşıracağım: Böyle gezinen kim?

-Evim! Evim!.. Ellerimle asacağım

Camlarına perdelerini.

Yatak odasında düsüneceğiz bir an

İki kişilik karyolanın yerini...

Yatak odamız, yemek odası, kiler

Raflarında ellerinle yapılmış reçeller.

Karşı karşıya oturacağımız sofra,

Sürahide ışıldayan su,

Yazın, rüzgâra koyacağımız testi;

Senin yatacağın öğle uykusu...

Sararacak bir yandan çardaktaki üzümler,

Kâh esecek rüzgâr, kâh dinleyeceğiz yağmuru,

Kâh karlarla bembeyaz kesilecek çimenler.

Hep geçireceğiz içimizden:

Hayat beraber, ölüm beraber...

Şu göklerin altında,

Olacağız o kadar bahtiyar

Ki çıkıp mezarlarından annemiz, babamız da,

Beyaz evimize yerleşecekler,

Uzun kış geceleri onlar da aramızda

Göz göze bakışacak, mangalı eşecekler..

ZİYA OSMAN SABA
Avcunu, yaprağını


Kuru dalını

Öperim

Top kırmızı çiçeğin

Sardunya..............................

Bülbülsüz fakir gülü

Açmaya sakın küsme

Köşe başındayım
O gece deniz
Birden rüzgar hayat gibi esince
Karanlıklar ağır ağır gerindi
Denizdeki içli hayat bu gece
Sonu gelmez ölümden de derindi

Bu ilahi büyüklüğün nefesi
Doldurmuştu nihayetsiz boşluğu
Andırırdı hayattaki son sesi
Dalgaların sahildeki soluğu

Nazım Hikmet