21 Ekim 2008 Salı

fotoğraftan yazıya



Seni özlemenin ne demek olduğunu sor bana,
Yetmiş iki dilde anlatabilirim..
Kitabını yazabilirim sayfalarca...
Ama hiç kimse Kavuşmanın güzelliğini Sormasın bana, anlatamam...
Ben sana hiç kavuşmadım ki!
Seni özlemenin kitabını yazabilirim.
Anlatabilirim daldaki kuşa, topraktaki solucana.
Yokluğunda yıllardır özlemine dayanmayı öğrendim.
Nasılsa Ustası oldum beklemenin tükenmek pahasına..
Ama hiç kimse kavuşmayı,
İki derenin birbirine karışıp Sarmaş dolaş aktığı yatağın yorgunluğunu Sormasın bana..
Anlatamam...
Çünkü senle ben, ayrı kaynaktan doğmuş sularında hasretleri taşıyan başka denizlere koşan iki ırmağız.
Birbirimize uzak topraklarda tüketirken yılları aynamızda ayrı gökleri yansıtırız. Sen bana yalnızca ve sadece sensizliği sor.
beklemeyi..
Özlemeyi sor.
Allah şahidimdir;
Kurda kuşa, Dağa taşa bile anlatabilirim.
Demem o ki; uzaktaki yakınım:
vuslatlara yabancıyım, ama, seni özlemenin kitabını yazabilirim.

Hiç yorum yok: